Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde, içerisinde sur kalıntıları, mağaralar ve tünel girişlerinin bulunduğu kanyon keşfedilmeyi bekliyor. Kanyonun altında bir yeraltı şehri olabileceğini belirten Öğretim Üyesi Hikmet Haberal, bölgenin incelenerek turizme kazandırılabileceğini söyledi.

Kastamonu’da, Taşköprü Yerel Eylem Grubu Derneği öncülüğünde, Kastamonu Üniversitesi ile Taşköprü Belediyesinin ortaklığında yürütülen çalışmalar ile “macera rotası” belirleme çalışmaları sürüyor. Bu çerçevede Taşköprü ilçesinde rota belirleme çalışmaları yapan ekip, ilçeye bağlı Bük ile Karşı köylerinde bulunan Bük Karşı Kanyonu’nda incelemelerde bulundu. Bugüne kadar saklı kalmış kanyonda, Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal’ın liderliğinde, Erzurum’un İspir Belediyesi Kültür Turizm Elçisi Bülent Erkan, Yusufeli Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Emin Bülbül ile Yusufeli Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Sporcusu Erkan Akyürek, Taşköprü Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdür Yardımcısı Lütfi Gültekin ve Taşköprü Yerel Eylem Grubu Derneği Müdürü Selçuk Oğuz çalışma yapıldı. Ekip tarafından yapılan inceleme ve keşif gezisinde kanyon üzerinde yaklaşık 1,5 kilometre uzunluğunda sur kalıntılarının olduğunu belirledi. Bölgedeki bir mağaraya giren ekip, yaklaşık 100 metre aşağıya merdivenlerle iniş yapılabildiğini tespit etti. Kanyonda geçiş yaptıkları sırada şelale ile karşılaşan ekip, kanyon girişinde bir mağara daha olduğunu tespit etti. Yüzerek mağaraya ulaşan ekip, mağaranın girişinin balçık ve ağaç köklerinin birikmesi sebebiyle kapandığını gördü. Kanyondaki mağaralarda yaşam kalıntılarının olduğunu tespit eden ekip, kanyonda bir antik yeraltı şehri olabileceğini belirtti.

“1,5 kilometre uzunluğunda sur duvarı yapılmış”

Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, “Bizler, merak edip bölgeyi ziyaret ettik. Yerel halk bizlere kanyona kimsenin girmediğini ve kapalı bir kutu olduğunu söylediler. Bizle rde merak edip öncelikle kanyonun etrafını keşfettik. Çünkü kanyon, sağ ve solundan yamaç şeklinde bir dağı andırıyor. Kanyon, iki dağın arasında derin bir vadinin içerisinde bulunuyor ve ortasından da dere akıyor. Kanyonun etrafından yaklaşık 4 kilometre boyunca dolandık. Mağara gördük, bu mağaranın bir tanesinin içerisine girdiğimde merdiven ile aşağıya inildiğini gördüm. Merdiven ile inerken bir yandan da bağırıyorum. Dışarıda beni bekleyen arkadaşlarım, sesimin yankılandığını duydular. Beni geri çağırdılar, ben de fazla ilerlemeden geri çıktım. Bunun yanı sıra kanyonun üzerindeki bitki çeşitliliği ile florayı araştırmaya çıktık. Kanyonun üzerinde gezinirken sur duvarına denk geldik. Kanyonun bir ucundan diğer ucuna kadar 1,5 kilometre uzunluğunda sur duvarı yapılmış. Sur duvarının ortasında en yüksek zirvesinde de bölmeler bulunuyor. İçerisine yine insan eli bulaşmış, defineciler tarafından tahrip edilmiş içlerinin kazıldığını gördük. Sütunlar, duvarlar olduğu ortaya çıkıyor” dedi.

"Bölgenin koruma altına alınması ve tescillenmesi gerekiyor"

Kanyonda farklı farklı mağara tipleri gördüklerini söyleyen Haberal, “Bir mağaranın içi çok uzun, diğeri sanki ev gibi. Diğerinde sadece insanların girip barınabildikleri mağara yerleri gördük. Kanyonun bir ucundan diğer ucuna kadar devam eden sur duvarının sonunda kaya mezarı ile de karşılaştık. Kaya mezarı, tam köyün üzerine bakıyor. Sanki köyü seyrediyor. Burası da tahrip edilmiş. Surlar belli, bu sur duvarının ortaya çıkartılarak bölgenin koruma altına alınması ve tescillenmesi gerekiyor. Burada 1 kilometre uzunluğunda su akışı var, kanyonun üzerinde de yerleşim alanları ve çevresinde de otantik köylerimiz bulunuyor. Bunların hepsi birleştirilince bize çok güzel tabiat turizmi çerçevesinde bölge ortaya çıkmış oluyor. Bizler de bunları kayda aldık” diye konuştu.

“Antik kentin girişinin ağzı açılacak ve yeraltı şehri ortaya çıkartılacak”

Bölgede yaşayan vatandaşların kendilerine, kanyon içerisinde yeraltı şehri olduğuna dair bilgiler verdiğini belirten Haberal, “Bizler de, bu bilgiye inanamadık. Kanyonda bir antik kent, yeraltı şehri olduğunu söylediler. Bizler de yaptığımız keşif gezintimizde hemen kanyonun girişinde sağ tarafta kayalıklarda oyuk şeklinde mağara girişi gördük. Su seviyesi bizim kanyona girdiğimizde yüksekti. Yüzerek mağaraya geçeceğimi söyledim. Mağaranın içerisine girdiğimde kurt izleri ile sansar izlerine rastladım. O sudan bu hayvanlar nasıl geçip mağaraya gitmişler, geçmeleri mümkün değil. Orada bizler hayvan izlerini gördük. O hayvanlar sudan geçemeyeceklerine göre demek ki kanyona farklı bir rotadan gelmişler. Bizler bunu kafa lambalarımızla gördük. Fazla ileriye gidemedik, çünkü mağara ilerledikçe daralıyor. Mağaranın ağzı balçık dolmuş. Yerel halkın burada yeraltı şehri olduğunu söylemelerini, kendi gözümle görünce doğru olduğunu düşünüyorum. Mağaranın ilerisi ikiye ayrılıyor, orada bir antik kentin olduğunu düşünüyoruz. Bizlerin uzmanlık alanı değil, fazla ileriye gidemedik. Buraya mağaracılar gelecek, incelemede bulunacak ya da mağaranın giriş bölümündeki suyun yönü değiştirilerek mağaranın ya da antik kentin girişinin ağzı açılarak yeraltı şehrin ortaya çıkartılabileceğini düşünüyorum. Kanyonun üzerinde mağarada gördüğümüz merdiven şeklinin de diğer mağarayla bir bağlantısının olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.