Son dönemde İzmir’de gerçekleştirilen restorasyon projeleri, tamamlanamadan ikmal ihalelerine çıkmasıyla gündemde. Son dönemde 10 bağımsız yapı ve 1 camiye ait restorasyon sürecinin ikmal ihalelerine çıkması kamuoyunda soru işaretleri uyandırdı. Kentte büyük yankı uyandıran ihaleler okları İzmir Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na çevirdi.
İzmir YİKOB Gündemden Düşmüyor
Konak Tüneli yapımında hasar gören 10 bağımsız yapının ve Aydınoğlu Mehmet Bey (Ulu Camii) Türbe restorasyonunu kapsayan ihalelerle birlikte "İzmir YİKOB" bir kez daha okların hedefi oldu. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan 2023 Sayıştay raporunda; İzmir İktisat Kongresi binasında zorunlu olmayan değişikliklerin yapıldığı ve yüksek fiyattan başka firmalara işin verildiği bilgisi yer almıştı.
Raporda aynı zamanda Sayıştay, İzmir Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na ilişkin; "Devamında, “Anılan Kararname hükmü kapsamında İzmir Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilen kamu görevlilerinin, daha sonra geçici görevle Şirkette görevlendirildiği görülmüştür. Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri kapsamında, kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yerine getirmekle görevli kamu görevlilerinin özel hukuk tüzel kişisi olan şirketlerde kurumlarını temsilen üstlenecekleri görevler haricinde görevlendirilmesinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. İdare tarafından verilen cevapta, konunun yönetim kurulu toplantısında değerlendirileceği ifade edilmiştir. Sonuç olarak, Şirketin personel ihtiyacını herhangi bir kamu kurumunda kamu görevlisi olmayan kişilerden karşılaması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
Birgi Mahallesi Çarşı Çamlık Parkı Kentsel Tasarım ve Restorasyonu, ile Konak Damlacık Tescilli Yapılar Restorasyonu, kentte öne çıkan ancak tamamlanmadan tekrar ihaleye çıkan projelerden yalnızca birkaçı. Bu durum, restorasyon süreçlerindeki planlama ve yönetim eksikliklerini bir kez daha tartışmaya açtı.
Süreç Neden Tıkanıyor?
Projelerin neden tamamlanamadığına dair ortaya çıkan tablo karmaşık bir yapıyı işaret ediyor. Uzmanlar, bu tür projelerde eksik planlama ve proje yönetiminin kurumsal koordinasyon eksikliğinin de oldukça yaygın olduğunu dile getiriyorlar. Restorasyon projeleri başlamadan önce yeterince detaylı bir fizibilite çalışması yapılmadığı, maliyetlerin ve sürecin doğru hesaplanmadığı sıklıkla dile getiriliyor. Başlangıçta ayrılan bütçelerin yetersiz kalması, projelerin yarım bırakılmasına neden oluyor. Birden fazla kurumun müdahil olduğu bu projelerde, koordinasyon eksikliğinin süreci yavaşlattığı ve sorunlara neden olduğu ifade ediliyor. Özellikle İzmir’deki 3 projeden 2’sinin kontrollüğünü üstlenen Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın yanı sıra belediyeler, Valilik ve diğer ilgili kurumlar arasındaki iletişim kopukluğu, projelerin sekteye uğramasında etkili oluyor.
Restorasyon Çalışmaları Neden Sürüncemede Kalıyor?
Birgi, Konak ve Ödemiş gibi tarihi bölgelerde başlayan projelerin ikmal ihalesine çıkması, aynı zamanda kamusal kaynakların verimsiz kullanımı anlamına geliyor. Uzmanlar, bu tür projelerdeki sorunların temelinde kurumsal eksikliklerin yattığını belirtiyor.
Tarihi Eserlere Sahip Çıkmak Bu Mu?
Kentte restorasyonun sürekli olarak "ikmal" gerektirmesi, tarihi yapılara verilen önemi sorgulatıyor. İkmal ihaleleri, bu eserlerin hak ettiği özenin gösterilmediği ve süreçlerin plansız bir şekilde yürütüldüğü algısını güçlendiriyor. Tarihi yapılar sadece tamamlanamayan projelerle değil, süregelen ihale süreçleriyle de yıpranıyor.
Sonuç: İzmir İçin Kaygı Verici Bir Durum
Restorasyon Haber olarak Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile gerçekleştirilen görüşmelerimiz yanıtsız kaldı. İzmir gibi tarihi zenginliğiyle öne çıkan bir şehirde, restorasyon projelerinin tamamlanamadan sürekli olarak ikmal ihalesine çıkması, kentin mirasına gölge düşürüyor. Yetkililerden, sürecin neden bu şekilde ilerlediğine dair şeffaf bir açıklama ve çözüm odaklı bir yaklaşım bekleniyor. Eğer bu sorunlar giderilmezse, tarihi eserlerin korunmasından çok, zaman ve kaynak israfı ile anılan projeler görmeye devam edeceğiz.
Bu durum, İzmir’in sadece bugünü değil, gelecekteki kültürel mirasını da riske atıyor.