Prof. Dr. Yaşar Selçuk Şener, Restorasyon Haber için yazdı.

Sahip olduğu geçmişi ve zengin kültürel mirasına rağmen ülkemizdeki korumanın ve onarım eğitiminde kurumsallaşma oldukça yenidir.

İlk yerleşimlerden maden çağlarına, antik dönemlerden ortaçağ ve modern çağlara kadar sayısız uygarlığa kucak açmış ülkemizde, bu mirasın korumasına yönelik yaklaşımlar, Rönesans döneminden itibaren koleksiyonculuk merakı ile başlayan ilginin, kültürel mirasın korunmasında kurumsallaşmasına varan ve son iki yüzyıldır büyük ilerlemeler kat eden batı ülkelerine göre çok daha geç başlamıştır.

Kültürel mirasın korunması alanında, ülkemizdeki ilk girişimin 1846-47 yıllarında Aya İrini’de bir müzenin açılması olduğu kabul edilmektedir (Bingöl, 2000, 10). Bu alandaki ilk yasal düzenleme 1869 tarihli Asar-ı Atika Nizamnamesiyle başlamaktadır. Yabancıların yapacakları arkeolojik kazıları izne bağlayan ve buluntuların yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan bu yasa 1874, 1884 ve 1904 yıllarında genişletilmiştir.  1906 yılında 4. Asarı Atika Nizamnamesi, 1912 tarihli Muhafaza-I Abidat kanunu ve 1914 tarihli Evsar ve Kala-I Atika’da belediyelere vilayete terk olunacak yerler hakkındaki kanun Cumhuriyet döneminde de kullanılmıştır (Ahunbay, 2011, 136).

Cumhuriyet döneminde, Osmanlı döneminde Müze-i Hümayun adındaki örgüt 1923 yılında Asar-ı Atika ve Müzeler Genel Müdürlüğü adını almış, 1933 tarihinde çıkartılan 2287 sayılı “Maarif Vekâletinin Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun” da Müzeler Müdürlüğü olarak anılmıştır. Müzeler Müdürlüğü 1935 yılında 2773 sayılı yasa ile kurulan Kültür Bakanlığı örgütü içerisinde Müzeler Direktörlüğü, 1941 yılındaki 4113 sayılı yasayla Antikiteler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne dönüşmüştür (Madran 2002, 115-116).  1944 tarih ve 4624 sayılı yasayla Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü adı altında bir birim kurulmuş,  1951 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı anıtlar yüksek kurulu oluşturulmuş, bu kuruluş korunması gerekli mimari ve tarihi anıtları koruma, işlerinde uyulacak ilkeleri programları saptama ve uygulamaları izleme ve denetleme, anıtlarla ilgili görüş bildirme ile yükümlü kılınmıştır (Ahunbay, 2011, 136). 1973 yılında 1710 Sayılı Eski Eserler Kanunu çıkartılarak Arkeolojik, tarihi ve doğal sit kavramları belirlenmiş ve farklı alanlarda tescil uygulamaları başlatılmıştır.1983 yılında Eski Eserler kanunu yürürlükten kaldırılmış ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çıkartılmıştır. Bu Kanunun tanımlar bölümü 1987 tarihli ve 3386 sayılı, 2004 tarihli 5226 sayılı yasalarla genişletilmiştir. Bu yasayla birlikte koruma konusunda karar alma, görevlendirme yetkileri Kültür ve Turizm Bakanlığında toplanmıştır (Ahunbay, 2011, 136-137). Günümüzde halen bu yasalar, ihtiyaç ölçüsünde oluşturulan yeni düzenlemelerle birlikte geçerliliğini sürdürmektedir.

Türkiye’de kültürel mirasın korunması, Cumhuriyet öncesinde başlayan ve sonrasında çıkartılan kanun ve yönetmeliklerle oluşturulan teşkilatlarla yürütülürken; alanda çalışan meslek elemanlarının yetiştirilmesinde geç kalındığı ve ancak 1960’lı yılların ortasına doğru (mimari koruma) ve 1980’li yılların sonunda (taşınabilir kültür varlıklarını koruma) başlatıldığı dikkati çekmektedir.

Koruma ve onarım alanında gerek arkeolojik kazılar ve sit alanlarında, gerekse müze ortamında seçilmiş bazı (aktif ve pasif korumaya ilişkin) müdahalelere kısa bir bakış, bize korumada yapılması gerekenler kadar yapılmaması gerekenleri, uygulamada ideal olan kadar olmayanı, doğru olan kadar olmayan yaklaşımları ortaya çıkarmaktadır. Nitekim doğru yaklaşım ve uygulamaların bilinmesi-belirlenmesinde en büyük pay koruma onarım uygulamayı gerçekleştirenler kadar eğitimi üstelenen kurumlara da düşmektedir.

Türkiye’de koruma onarım eğitimi ve uygulamalarını ele alan bu çalışmamız, alanda sorumlu kurumların kısaca anılması ve tanıtılması yanında, örneklerden yola çıkarak koruma eğitiminde takip edilmesi gerekli disiplin, yaklaşımlar ve ulaşılacak sonuçları değerlendirmeyi hedeflemektedir.

1.Türkiyedeki Koruma Onarım Eğitim Programları:

Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Eğitimi, çalışma alanına göre kendi içerisinde “Mimari Restorasyon” ve “Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım” olarak genel itibariyle iki ana gruba ayrılmaktadır (ayrıca bkz. Küçük, 2000a, 23-27). Mimari Restorasyon alanındaki programlar Yükseköğretim seviyesinde Ön lisans, Lisans ve Lisansüstü olmak üzere üç düzeyde öğretim yapmaktadırlar.

Ön lisans öğretimi,  üniversitelere bağlı, orta öğretim sonrasında mesleki öğretim hedefleyen, iki yıllık süreçte öğretimi öngören Meslek Yüksekokullarının, önceleri çok sayıda (15 civarındaki bu programlardan Mimari Restorasyon, Restorasyon ve Konservasyon, Restorasyon, Konservasyon, Konservasyon ve Restorasyon vb. gibi) isme sahipken, 2009 yılında alınan bir kararla ikiye düşürülen ve yeni ismiyle “Mimari Restorasyon” programını (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Milas Meslek Yüksekokulu gibi programları) tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Tekniker” (Mimari Restorasyon Teknikeri) unvanı almaktadırlar.

Lisans öğretimi, Üniversitelerin 4 yıllık öğretimi öngören Mimarlık Fakültelerinde (Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi gibi), “Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım”, adı altındaki programları tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Konservatör ve Restoratör” unvanını almaktadırlar.

Whatsapp Image 2024 06 30 At 19.03.27

Lisansüstü Öğretimi, Üniversitelere bağlı Fen Bilimleri Enstitülerinde (ODTÜ ve Gazi Üniversitesi gibi) açılan “Restorasyon (sonradan Kültürel Mirası Koruma adı almıştır) ” adı altındaki “Yüksek Lisans” ve “Doktora” programlarını tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Restoratör Mimar” (restorasyon uzmanı) unvanı almaktadırlar.

Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım alanındaki programlar Yükseköğretim seviyesinde “Ön lisans”, Lisans ve Lisansüstü olmak üzere üç düzeyde öğretim yapmaktadırlar. Ön lisans öğretimi, üniversitelere bağlı, orta öğretim sonrasında mesleki öğretim hedefleyen, iki yıllık süreçte öğretimi öngören Meslek Yüksekokullarının, önceleri çok sayıda (Restorasyon ve Konservasyon, Restorasyon, Konservasyon, Konservasyon ve Restorasyon vb. gibi) isme sahipken, 2009 yılında alınan bir kararla ikiye düşürülen ve yeni ismiyle “Eser Koruma” programını (Ege Üniversitesi, Bergama Meslek Yüksekokulu gibi) tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Tekniker” (Konservasyon Teknikeri) unvanı almaktadırlar.

Lisans öğretimi, Üniversitelerin 4 yıllık süreçte öğretimi öngören “Güzel Sanatlar Fakültesi (AHBV Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi gibi), Edebiyat Fakültesi (İstanbul Üniversitesi gibi) ve Fen-Edebiyat Fakültesi (Batman Üniversitesi gibi) veya Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma Yüksekokulu (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) bünyelerinde açılan, “Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım” (İ.Ü. Edebiyat Fakültesi gibi), Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım” (Ankara Üniversitesi ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülteleri ile MSGSÜ, Kültür varlıklarını Koruma ve Onarım Yüksekokulu gibi) ve “Sanat Eserleri Restorasyonu ve Konservasyonu” (MSGSÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi) adı altında öğretim yapan programları tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Konservatör-Restoratör” unvanlarını almaktadırlar.

Lisansüstü Öğretimi, Üniversitelere bağlı Lisansüstü Eğitim Enstitüsü (Ankara Hacı Bayram veli Üniversitesi) ve Sosyal Bilimler Enstitüsü (İstanbul Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesi) bünyelerinde açılan “Kültür Varlıklarını Koruma Ana Bilim Dalı” (AHBV Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi) ve “Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Ana Bilim Dalı” (İstanbul Üniversitesi) adı altındaki “Yüksek Lisans” programlarını ve “Kültür Varlıklarını Koruma Ana Bilim Dalı” (AHBV Üniversitesi Lisans Üstü Eğitim Enstitüsü) adı altındaki “Doktora” programlarını tanımlamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar “Konservasyon (Koruma) Uzmanı” unvanı alırlar.

Üniversitelerdeki programlar tarihsel süreci içerisinde incelendiğinde Mimari Restorasyonun ilk olarak ODTÜ’de Mimarlık Fakültesi’nde 1964 yılında kurulduğu ve 1966 yılında öğretime başladığı, Mimarlık Lisans Programı mezunu öğrencilere Yüksek Lisans ve sonra da Doktora düzeyinde öğretim yapılmasını amaçladığını görmekteyiz. Önce mimar yetiştirmeyi, daha sonra bu kişilerin restorasyon eğitimlerini lisans üstü düzeyde kazanmaları hedeflenmiştir. Alandaki çalışmaların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan ara eleman için ise Mimarlık Fakültesi bulunan Üniversitelerde Meslek Yüksekokullarında Ön lisans düzeylerinde mimari restorasyon programlarının açılmaya başladığı görülmektedir. Mimarlık fakültelerinde lisans düzeyindeki eğitim ise ancak içinde bulunduğumuz yıl Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde “Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü” adı altında (2018) açılan programla gerçekleştirilmektedir.  Bu program içeriğinde mimari onarımlarda gerek tanımaz gerekse taşınabilir kültür varlıklarının korunması ve onarılmasında meslek elemanı yetiştirilmesinin hedeflendiği belirtilmektedir.

Taşınabilir Kültür Varlıklarının Korunması alanında ilköğretim kurumu, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulunda (1989 yılında) açılan ve kuruluş ismiyle “Restorasyon ve Konservasyon”, 2009 sonrası ismi “Eser Koruma” olarak değiştirilen Program olmuştur. 1990 yılında öğretime başlayan ve 1992 yılında ilk mezunlarını veren programın kuruluş amacı, kazılarda ortaya çıkartılan ve müzelerde yer alan taşınabilir nitelikteki arkeolojik ve etnografik eserlerin korunmasını ve onarımını yapacak meslek elemanlarını (tekniker düzeyinde) yetiştirmek olmuştur. Alanda ara eleman olarak adlandırılan ve yükseköğretimde ön lisans düzeyinde başlatılan bu öğretim, hemen arkasından İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nde (1996 yılında öğretime başlayan)  “Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü”; daha sonra Batman Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi’nde ve Gazi Üniversitesi (2018 yılındaki bölünme sonrası aldığı ismiyle Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne devredilen) Güzel Sanatlar Fakültesi’nde “Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü” adlarını alarak, lisans düzeyinde öğretime başlamışlardır. Batman Üniversitesindeki bölüm 2009 yılında, Gazi Üniversitesindeki bölüm ise 2013 yılında öğretime başlamıştır. Bu bölümlere yine 2013 yılında öğretime başlayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi “Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Bölümü” ile 2016 yılında öğretime başlayan (Başkent Meslek Yüksekokulu, Eser Koruma Programının kapatılarak, lisans programına dönüşmesiyle)    Ankara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü” de katılmıştır.

Whatsapp Image 2024 06 30 At 19.03.27 (1)

Türkiye’de Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım alanında öğretime devam edilen bu beş bölüm dışında birçok üniversitemizde benzer adlarla bölümlerin kurulduğu veya kurulma çalışmalarının devam ettiği ancak eğitmen kadroları nedeniyle de eğitime başlanamadığı da bilinmektedir.

2. Koruma Onarım Eğitiminin İçeriği:

Koruma ve onarım öğretiminin yapıldığı programlar incelendiğinde, birbirleri arasında derslerin isimleri-konuları yanında, yer aldıkları dönem farkları itibariyle farklar olmakla birlikte; benzer yönler de çoktur. Bu programlara baktığımızda sayıca farklılıklar gösteren mesleki dersler yanında, yardımcı veya kolaylaştırıcı derslerin de yer aldığı dikkati çekmektedir.

Öğretim programlarından örnek olarak Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (Bölüm Güzel Sanatlar Fakültesinde ilk açıldığında ve öğretime başladığında Gazi Üniversitesi’ne bağlıyken Mayıs 2018’de sosyal bilimler içerikli diğer fakülteler gibi ayrılmış ve yeni ismine kavuşmuştur), Güzel Sanatlar Fakültesi’ne bağlı olarak kurulan Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü incelenebilir.

Bu bölüme ait ders programında mesleki derslerin dört yıllık süreçte dağıldığı, ancak sayıca ikinci yıldan itibaren artmaya başladığı; başlangıçta mesleki konulara hazırlık niteliği taşıyan ve onların kavranmasında kolaylaştırıcı derslere yer verildiği anlaşılmaktadır.

Mesleki dersler, ilk yıldan itibaren çoğalacak biçimde gerek sayısal gerekse çeşitlilik göstermektedir. Bunlar içerisinde seramik, taş, metal, duvar resmi, mozaik, cam, arşiv malzemeleri, el yazmaları ve tablo koruma onarım gibi doğrudan malzemeye yönelik hazırlandığı anlaşılmaktadır. Derz isimlerin bakıldığında bir malzeme konusunun birbirine göre değişecek biçimde iki, üç veya dört döne halinde işlendiği anlaşılmaktadır. Bunlardan iki dönemde işlenen derslerde ilk dönemin malzeme ve yapım teknikleri ve belgeleme, ikinci dönemde ise malzemenin korunması ve onarılmasını kapsadığı, üç dönemde işlenen derslerde ise ilk dersin malzeme, yapım bilgisi ve bozulmaları kapsadığı sonraki iki dönemde ise koruma ve onarım konularına yöneldiği, dört dönemde verilen derslerde ise ilk dönemde malzeme ve yapım bilgisi, sonraki dönemde sorunların işlendiği ve bunlardaki belgeleme türlerine yöneldiği, son iki dönemde ise konular bölünerek koruma ve onarım yöntem ve uygulamalarına ağırlık verildiği anlaşılmaktadır. Bu derslere örnek olarak mozaik ve duvar resmi koruma derslerinde ilk dönemde malzeme yapım bilgisi ve bozulmaların konu edildiği, ikinci veya üçüncü dönemde ise yerinde-in situ korumanın ele alındığı üçüncü veya dördüncü dönemlerde ise seçmeli dersler arasında konulan kaldırma, taşıma ve onarım yöntemlerinin verildiği anlaşılmaktadır. Bu program türünün bölümün yerinde koruma konusuna verdiği önem yanında, seçmeli derslerde (istenildiğinde arkeolojik alanda çokça karşılaşılan malzemeler yanında taşınabilir nitelikteki örneğin organik kökenli tablo ve ahşap gibi) seçeneklerin arttırılabilmesine de kolaylık sağladığı anlaşılmaktadır.

Programda malzeme korumaya yönelik temel dersler yanında, kolaylaştırıcı dersler içerisinde ilk yıl arkeolojiye ve sanat tarihine giriş ve devamında Anadolu arkeoloji ve sanat tarihi terminolojisi gibi dersler yer almaktadır. Bu derslerle üzerinde çalışılan malzemenin tanınması, gerek kazı ve şantiye ortamında gerekse müzelerde birlikte çalışılacak diğer meslek elemanlarıyla terminoloji birliğinin kazanılması, hem sanat eserlerinin, hem de tarihsel süreçlerinin öğrenilmesinin ön plana alındığı anlaşılmaktadır.

İlk yılda yer alan Koruma ve Onarım Kavramları, Koruma İlkeleri ve Yasal Mevzuat dersleriyle koruma onarım süreci,  uluslararası etik ve ilkeler ile ülkemizdeki yasal mevzuat konuları işlenmekte, böylece yapılacak çalışmalarda izlenmesi gereken yasal süreç ile bu konuda dünyada kabul edilen ve izlenmesi gereken temel yol ve yöntemler tespit edilmeye çalışılmaktadır.

Programın ilk yılında yer alan hem Mesleki teknik resim, hem de Koruma Kimyasına Giriş, Koruma Kimyası ve Laboratuvar uygulamaları dersleriyle eser malzemesinin tanınması, incelenmesi ve tespitlerin yapılması; yanı sıra tüm çalışmalarda esas kabul edilen belgeleme işlemlerine yönelik temel bilgiler kazandırılmaya çalışılmaktadır.

Yukarıda zorunlu olduğu dikkati çeken kolaylaştırıcı derslerin ikinci yıldan başlayarak programın tamamlanmasına kadar, sonraki yıllarda gerek zorunlu gerekse seçmeli dersler kapsamında çeşitlendirildiği görülmektedir. Bunlardan zorunlu olanlar, koruma yöntemlerinin araştırılması semineri 1 ve 2, müzelerde sergileme depolama, koruma planlaması ve projelendirme, ören yerlerinde koruma yöntemleri ve yaklaşımlar gibi derslerden oluşmaktadır. Bu derslerde, ikinci yıldan itibaren malzeme koruma ve onarım derslerinde elde edilen birikimlerin değerlendirilmesi, öğrenilen yöntemlerin alanda uygulanması ve uygulama yöntemlerin değerlendirilmesi gibi daha ileri düşünceye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Kolaylaştırıcı derslerde ilk yılda başlanılan eski eseri tanımada bilgide derinleşme ve zenginleşmeye ağırlık verildiği,  müzecilik, boya ve pigment kimyası ve arkeometrik inceleme yöntemleri, boya ve pigment kimyası, tarihi çevre ve koruma, restorasyon malzemeleri, kalıp alma, kopya mulaj, ahşap koruma, su altı buluntularını koruma, tablo koruma, ikona koruma, tekstil koruma, deri malzeme bilgisi ve koruma, duvar resmi kaldırma, taşıma ve onarımı ile mozaik kaldırma, taşıma ve onarımı derslerinde ise gerek diğer derslerde başlanılan konuların devamı ve ileri seviyesi, gerekse seçimleriyle belli uzmanlıklara (arkeolojik malzeme, etnografik malzeme vb. gibi) yönelebilme tercihlerine imkan sağlanmaktadır.

Program dersleri uygulama biçimi açısından incelendiğinde malzemeye yönelik koruma ve onarım derslerinin, dört yıllık düzeyde hem teorik ve hem de uygulama açısından nerdeyse eşit miktarda yer aldığı; ancak yalnızca teorik işlenen dersler çıkarıldığında ise uygulamaların da daha çok miktarda yer aldığı dikkati çekmektedir. Bu durum programın 2. ve 3. yılsonunda zorunlu 30’ar iş günü zorunlu staj çalışmasıyla birleştirildiğinde uygulamaya önem ve ağırlık verildiğini ortaya koymaktadır.

Yukarıda verilen örnek program, bir öğretim kurumuyla ilgili olup ders programları yer aldığı üniversite ve fakülteye göre değişiklik göstermektedir.

3. Türkiye’de Koruma ve Onarım Eğitiminin Sorunları:

Türkiye’de koruma ve onarım meslek elamanlarını yetiştiren eğitim ve öğretim kurumları yükseköğretim düzeyindedir. Bunlar sırasıyla iki yıllık öğretim yapan ve ön lisans (tekniker) düzeyinde diploma veren meslek yüksekokulları, dört yıllık öğretim yapan ve lisans diploması veren Fakülte ve yüksekokullar (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı olarak açılan “Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Yüksekokulu” gibi kurumlar) ile lisansüstü düzeyde Yüksek Lisans veya Doktora öğretimi yapan üniversitelere bağlı enstitüler olarak sıralanmaktadır.

Bu programlarda ön lisans ve lisans programları doğrudan meslek elemanları yetiştirmeyi, Yüksek Lisans ve Doktora gibi iki seviyede öğretim yapan enstitüler ise uzmanlaşma eğitimini hedeflemektedirler.

Türkiye’de koruma ve onarım eğitimi ve öğretimi yapan programlar program içerikleri, programların işleyişleri açısından birbirleriyle karşılaştırıldıklarında aşağıda kısaca maddeleyerek verilebilecek sorunlar dikkati çekmektedir.

Altyapı İmkânları: Altyapıdan kast edilen, koruma ve onarım öğretiminde yeri tartışılmaz önemdeki bina, mekân, malzeme gibi donanım ihtiyaçlarını tanımlanmaktadır,

Alanda öğretim yapan bölümler, örneğin edebiyat, hukuk, siyasal bilgiler gibi diğer fakülte bölümlerinden farklı ve özel bir alt yapıya ihtiyaç duymaktadır (Kökten Ersoy, 2000b, 19). Sosyal Bilimlere ait diğer bölümler ders ihtiyaçları çoğunlukla derslik ve eğitmenlerle sağlanırken, koruma öğretimi yapan bölümlerde farklı olarak her malzeme türü için hem derslik hem de atölye olarak değerlendirilebilecek farklı çalışma alanlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Örneğin taş koruma ve onarımın verildiği dersliklerde, taşların yapıştırma-birleştirme işlemlerinin de yapılmasına imkân veren, dışarıdan ağır bir kabartmayı yerleştirip laboratuvar mekânına taşıyacak ve işlem sonrasında mekân dışındaki araca yüklemeyi sağlayacak vinç türü bir sisteme, taş temizliğinde suyla temizlik yapılabilmesi için, özel (ıslak) mekânlara ihtiyaç duyulmaktadır. Benzer durum demir eserlerde temizlik yapılırken, ortama savrulan korozyon tozlarını emerek bünyesinde toplayan elektronik toz alıcı sistemlere veya tuval üzerinde irrite edici kimyasal çözücülerle temizlik yapılırken mekânın kirlenen havasını dışa aktaracak (aspirasyon türü) sitemlere ihtiyaç duyulduğunda da geçerlidir.

Ayrıca hem dersliklerde hem atölyelerde doğrudan eski eser üzerinde çalışılacağı dikkate alındığında, bu eserlerin saklandığı, incelendiği ve aktif olarak çalışıldığı mekânların özel güvenlik sistemlerine (hırsızlık alarmı, kontrollü geçiş gibi) de ihtiyaç duyulmaktadır.

Yukarıda söylenen özellikler kısmen bu tür imkânlara kavuşan bazı birimler dışında, henüz birçok bölümde bir kaç uygulama atölyesiyle sınırlı olduğu göz önüne alındığında genel itibariyle yeterli değildir. Donanımın tesisi bu imkânlara kavuşan veya kavuşacak bölümlerin daha iyi şartlarda yapılan öğretim yapmasıyla sınırlı değil; aynı zamanda ideal eğitim için gereklerin (görerek, kullanarak, yaşayarak) yerine getirilmesini de sağlayacaktır. Sorunların giderilmesi, eğitim ve öğretim kalitesini arttıracak, böylelikle meslek elamanlarının yetkinliğini ( Küçük, 2000b, 30-32) saylayacak biçimde yetiştirilmelerine imkân sağlayacaktır.

Eğitim-Öğretimde birlik: Eğitim öğretim birliği, ülkedeki benzer bölümlerin aynı programları takip etmeleri değil; yaptıkları öğretimde gerekli imkânlara sahip olmaları ve mesleğin gerektirdiği standart eğitim şartlarını sağlamaları (akredite olmaları) şeklinde açıklanabilir.

Eğitimde sorunlardan en önemlisi özellikle uzman eğitmenlerin sayıca yetersiz olmalarından (Kökten Ersoy, 2000a, 19) kaynaklanmaktadır. Ülkemizde mevcut sisteme göre, bir bölümün işlerlik kazanabilmesi için üç öğretim üyesinden oluşan bir grupla lisans ve yüksek lisans düzeyinde öğretim programlarına izin verilmekte ve işlerlik kazanabilmektedir. Program içeriklerinin ele alındığı açıklamalarda da işaret edildiği gibi, tıptaki pratisyen hekim düzeyinde bir meslek elemanı yetiştirmek için bile, birçok ders konusunun (taş, seramik, metal vb. gibi malzeme koruma ve onarım konuları yanında, kolaylaştırıcı ve yardımcı derslerden oluşan bütünün) gerçekleştirilmesiyle sağlanmaktadır. Bu doğrultuda her biri alanında deneyimli uzman eğiticilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Eğitmen sayısındaki yetersizlik, programların eğitim düzeylerini de etkilemektedir. Nitekim programlarda gerekli olan dersler değil, eğitmen durumuna göre değişen, ya daha çok teorik derslerin veya yardımcı derslerin açılmasına ve böylelikle gerekli uygulamalı derslerin yetersiz kalmasına ya da temin edilebilen eğitmene göre yoğunlaşan ders konu ve içeriklere yönelmeye yol açmaktadır. Her türlü olumsuz bu durum, altyapı imkânlarının birimlere göre farklı olmasıyla birlikte değerlendirildiğinde, bölümlerin birbirleri arasında değişen eğitim kalitesini de beraberinde getirmektedir.

Uzmanlaşma sorunu: Türkiye’deki koruma ve onarım eğitiminin taşınabilir ve taşınmaz (mimari) koruma ve onarım olarak ikiye ayrıldığı daha önce belirtilmiştir. Bu doğrultuda mimari onarımlar bir alanı belirlemekle birlikte, özellikle taşınabilir kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında malzemeye veya malzeme grubuna göre uzmanlaşmaya (Ayrıca bkz. Baydar, 2000,39-44) ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu doğrultuda açılan bölümler müze ve laboratuvarlarda tüm alana hizmet etmeleri amacıyla tıptaki pratisyen hekimler gibi yetiştirilmektedirler. Lisansüstünde ise bir alana yöneltilerek uzmanlaşmaları istenmektedir. Ancak lisansüstü öğrenim daha çok teorik düzeyde kalmakta ve istenilen uzmanlık seviyesine ulaşılamamakta veya diploma sonrası deneyimlere bırakılmaktadır.

Sorunun çözümünde, Avrupa’daki benzerlerinde olduğu gibi henüz lisans düzeyinde iken belirli malzeme gruplarına yönlenmenin, bilgi ve birikimin arttırılmasının sağlanması önerilir.

Avrupa’da önceleri üç yıllık teknik eğitim düzeyinde sürdürülen koruma ve onarım öğretimi sonradan yapılan düzenlemelerle, diğer lisans programlarında olduğu gibi 3 yıl lisans ve son iki yıl ise uzmanlaşmaya ayrılmıştır. Bu sayede öğrenim gören kişi, ilk üç yıl tıptaki pratisyen hekim gibi genel düzeyde öğrenim yapmakta, son iki yıl ise (duvar resimleri, taş malzeme grubu, mozaik, arşiv malzemeleri gibi bir veya birbirine yakın) bir alan seçerek mesleki deneyimini derinleştirmektedir.

Bu sistem ülkemiz için lisans düzeyinde (3+2 = 5 yıl gibi) sayısal olarak değil ama benzer (1+3= 4 yıl veya 2+2=4 yıl gibi) bir organizasyona dönüştürülmelidir.

Ülkemizde lisans eğitimi dört yıllık süreci kapsadığı için, örneğin ilk iki yıl genel eğitim, sonrasında ise son iki yıl da seçilen (örneğin arkeolojik malzemeleri koruma, arşiv malzemelerini koruma, tekstil malzemelerini koruma, mimaride malzeme koruma ve benzeri gibi bir)  alana göre uzmanlaşmaya ayrılabilir.  Bu öneri mevcut sistemde, aynı (Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım veya Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım adı altında kurulmuş) bölümlerde; ilk iki yıl genel koruma eğitiminin alınması, üçüncü yıldan sonra ise farklılaşarak, branşlaşmaya geçilen anabilim dalı programlarının açılmasıyla (Baydar, 2000, 43) sağlanabilir. Mevcut sistem yapı itibariyle buna uygundur.

Bu alt yapıyla Lisans öğrenimini tamamlayan öğrenci,  devam etmek istediğinde, lisansüstünde de benzer addaki programlar sayesinde derinlemesine eğitim imkânına da kavuşabilecektir.

Bu konuda belki de daha doğru bir yaklaşım, yetişen ve yetişecek meslek insanlarının zamanla artacak sayısı, devlet ve özel sektörde kurumlar ve iş imkânlarıyla birlikte değerlendirildiğinde; tüm bölümlerde yukarıda belirtilen (ve anabilim dallarına bölünerek oluşturulacak) branşlaşma türü yapılanma yerine, ülke yararı gözetilerek üniversitelerdeki bölümler arasında değişen bir branşlaşmanın tercih edilmesi olacaktır.

4.Sonuç:

Türkiye’deki koruma onarım meslek eğitimine kısa bakış bile, köklü bir kültürel mirasa sahip olan ülkemiz için oldukça geç kalındığı düşüncesini çağrıştırsa da, yükseköğrenim düzeyinde kurumsallaşmanın gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.

Ancak mevcut öğretim kurumları, imkânları ve ihtiyaçları ile birlikte değerlendirildiğinde, bir taraftan hem alanda meslek elemanlarının yetiştirilmesi, hem de akademik düzeyde devamlılığın sağlanmasında başlangıç aşamalarının çoktan geçildiğini; diğer taraftan ise mevcut yapının yeni düzenlemelere de ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu konuda atılacak her türlü adım, alanda yetişecek meslek elamanlarının yetkinliklerini de arttıracak sonuçları sağlayacaktır.

Kaynakça:

Baydar, Nil. Türkiye’de Taşınabilir Kültür Varlıklarının Konservasyonu ve Uzmanlaşma, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 2000, 39-44.s.

Bingöl, Işık. Türkiye’de Konservasyon Tarihi, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2000, 9-16.s.

Erder, Cevat. Tarihi Çevre Bilinci, Ankara, 2007

Küçük, Celal. Türkiye’de Restorasyon Eğitimi, Sorunları ve Sonuçları, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara Üniversitesi Basımevi,  Ankara, 2000a, 23-28.s.

Küçük, Celal. Dünyada ve Türkiye’de Restorasyon Kavramı Türkiye’de Yapılanma Sorunları ve Çözüm Önerileri, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2000b, 29-32.s

Kökten Ersoy, Hande. Türkiye’de İki Senelik Konservasyon ve Restorasyon Eğitiminin Sorunları ve Çözüm Önerileri, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 2000a, 17-22.s.

Kökten Ersoy, Hande. Türkiye’de Taşınabilir Kültür Varlıklarının Konservasyonu Konusunda Etik Birliğinin Sağlanması, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon ve Konservasyon Programı I. Ulusal Taşınabilir Kültür Varlıkları Konservasyonu ve Restorasyonu Kolokyumu (6-7 Mayıs 1999, Ankara) Bildirileri, Ankara 2000b, 17-22.s.

Madran, Emre. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kültür Varlıklarının Korunmasına İlişkin Tutumlar ve Düzenlemeler: 1800-1950, Ankara, 2002